Tüm Zamanların Güzel Şehri; BURSA

Efsanelere göre bir gün Hz.Süleyman, sağ yanına sağ vezirini, sol yanına sol vezirini alıp, havalanır. Uzun bir gezintiden sonra Uludağ’ın eteklerine gelirler. Bir bakarlar ki, gözün görebildiği her yer yeşilin ve mavinin binbir tonu…
Hz. Süleyman “Yaratan neler yaratıyor” der ve şaşırır. Sağ vezirine “A vezirim sen çok gezdin, çok gördün bakınca bu yerleri nasıl görüyorsun” diye sorar, “Ey benim Sultanım, Allah her güzelliği buraya vermiş ama bunları görüp duyacak, derleyip, koklayacak biri olmadıktan sonra neye yarar, deyince Hz. Süleyman bu söze mührünü basar. Sol vezirine dönüp “A benim vezirim, sen çok gördün çok yaşadın. Dünyada bu güzellikten üstün bir güzellik var mı?” Sol vezirde “Var Sultanım var. Öyle daldan dala ötüşen kuşların sesi güzeldir ama gönül yaylasını saran insan sesi daha güzeldir.” Su pırıl pırıl gökyüzü güzeldir ama hiçbiri ayın ondördü Sultan gibi ay ile bahsedip gün ile doğamaz” deyip kesince.

Hz. Süleyman bu söze mührünü basar…

Son sözü kendi alıp “Ey benim vezirlerim bu yerlerin bir insan eksiği var dediğiniz gibi bu güzellikleri görüp duyacak biri olsaydı böyle kaybolup gitmezdi. Üstelik bunlara her güzellikten üstün insan güzelliği katılırdı, şimdi sizde benim bu sözüme dikkat edin, şu yaylaları yurt edinelim, saray yaptıralım, köşkü beraber içinde bahçesi suyu beraber….
Bu saraya güzeller güzeli Belkıs’ın tahtını kuralım, bu bahçeye de dilediği gülü ve bülbülü konduralım. Vezirler bunu duyduğu an, taş dile gelip “Belkıs, Belkıs” diye seslenmeye başlar. Hz. Süleyman o saatten tezi yok perilerini başına toplayıp konuşacakken birden perilerden biri; onlara “Ya Süleyman, Can kavmi” diye bir kavim buralara şehir kurmuş ama “Cin” kavmi dedikleri kavim de bu şehre göz koymuştur. Bin yıl dövüştüler, şehir kimselere yaramadı.
Sonrasında bir tufan gelip sular altında bıraktı şehri. İşte bu dağın eteğinde gördüğün göller, göl değil, tufandan kalan sudur; O Şehirde sözüm ona bu göllerden birinin altında yatıp duruyor, deyince Hazreti Süleyman mührü Süleyman’ı basar. Vezirlerde birer işaret koyar söze. Bunun üzerine su perileri sulara dalar, suları boşaltıp can şehrini çıkartırlar. Dağ perileri de dağlara tırmanır getirecekleri kadar mermer taş, mermer direk, bir saray kurarlar, köşkü beraber, bahçesi suyu ile periler uğraşırken, Hz. Süleyman kuşun kanadında dört bir yana haber gönderip cümle ela gözlülere “Buyur” eder. Nerde var, nerde yok ela gözlülerde gelir bu şehre yerleşir. Belkıs Sultan’da varıp sarayına tahtına kurulur.

Şehirde  an tam anlamıyla şehir olur.

Sağ vezir sağ gözüyle görür. “Cennet Burası” der. Sol vezirin kulağı biraz ağır duyduğu için Cennet burasını, “Cennet Bursa” anlamasın mı? O günden beri bu şehrin adı “Bursa” kalır.

Bende Bursalı biri olarak, kendi şehrimin gezilmesi, görülmesi gereken yerlerinden bir kaçını sizler için çekim yaptım ve seslendirdim…Umarım beğenerek izlersiniz, iyi seyirler…

 

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası