![]()
Amsterdam mimarisi, genç kesimin çok olması ve havuz partilerinin, eğlencelerinin sınırsız olduğunu öğrendiğimden beri sürekli gitmek istediğim ve beklentimi yüksek tuttuğum bir oteldi. Nedeninin bir türlü anlamadığım, iki ya da üç erkeğin misafirliğini asla kabul etmeyen bir oteldi. Bu sene nasıl olduysa kabul ettiler, etmesine ama maalesef Ruslar sayesinde hayal kırıklığına uğradığım bir tatil oldu.
Amsterdam mimarisi, genç kesimin çok olması ve havuz partilerinin, eğlencelerinin sınırsız olduğunu öğrendiğimden beri sürekli gitmek istediğim ve beklentimi yüksek tuttuğum bir oteldi. Nedeninin bir türlü anlamadığım, iki ya da üç erkeğin misafirliğini asla kabul etmeyen bir oteldi. Bu sene nasıl olduysa kabul ettiler, etmesine ama maalesef Ruslar sayesinde hayal kırıklığına uğradığım bir tatil oldu.18-24 Ağustos 2020 tarihlerinde konaklama yaptık. Otele akşam üzeri gittiğimiz için sıra olmadığından dolayı check in yapmak kolay oldu ve çabucak odaya geçtik. Otel düz planda olduğu için lobi ile oda arası yaklaşık 600-700 metre yürümek zorunda kalıyorsunuz. Odaya girdiğimizde ise 3 yataklı çok küçük bir odayla karşı karşıya kaldık. Açıkçası daha büyük bir oda bekliyordum. Lobiye gidip biraz daha büyük bir oda rica ettim ama sanırım odaların tamamının ölçüsü aynıymış. Genelde odada bir koltuk, bir sehpa olur insan ayaklarını uzatıp oturmak ister ama maalesef koltuk yerine yatakta oturmak zorunda kaldık.
Eşyalarımızı çıkarıp hemen akşam yemeğine indik. Restoran bölümüne gitmek için yine 600 metre yürüdük. Otelin yemekleri o kadar lezzetli ki, inanın bugüne kadar otellerde yediğim en iyi yemeklerdi.
Lezzet konusunda asla hakkını yiyemem ve 10 üzerinden puanlamak gerekirse 10 puanı hakkıyla alır. Sabah kahvaltı 07:00-10:45 arası oluyormuş. Geç kahvaltı öğünü maalesef yoktu. Biz öğlende uyandığımız için, hazırlanıp öğle yemeğine indik. Yemekler konusunda asla eleştirilmeyi bile hak etmiyorlar. Şeflerinin ve çalışanlarının emeğine sağlık.
Havuz başında ve sahilde şezlong bulmak imkansız ötesi. Ruslar şezlong kapmak için daha geceden havlularını sermeye başlıyorlar. Koca günü, güneşin altında tatil yapmak, güneşlenmek yerine, şezlong aramakla geçirdik. Otel görevlileri Rusların dengesizce hareketlerinden bezmiş durumda olmasına rağmen yine de güler yüzlü davranmayı asla ihmal etmiyor. Türklere karşı çok içten ve samimi davranıyorlar.
Otel misafirlerinin %90’ı Ruslar’dan oluşuyor. Havuz başında ve iskelede zaten müzik çalıyorlar. Ayrıca gelen her Rus, gelirken yanlarında ses bombalarıyla gelmiş ve hepsi birden farklı farklı müzik açtığında tatiliniz bir anda eziyete dönüşüyor. Bunu herhangi bir çalışana iletseniz de ellerinden birşey gelmediği için bir çözüm bulamıyorlar. Bir de bunun üstüne kendi aralarında kavga ve dövüşe tutuştuklarında kafalar, gözler patlıyor, ortalık bir anda kan içinde kalıyor. Kısacası Ruslardan ömrümde hayatımda bu kadar nefret etmemiştim. Kız ya da erkek fark etmiyor afedersiniz ama öküzden farkları yok. Bağıra bağıra konuşmaları, yan şezlongda uzanmış şekilde güneşlenip, kafanızı dinlemek isteseniz de sizi umursamıyorlar bile.
İlk gece playboy partisi, ikinci gece kelebekler partisi yapıldı. Partiler genellikle iskelede yapılıyor. Cumartesi, Pazar olanlar ise teras bölümünde yapıldı. Bu partilerde Alamancı diye tabir ettiğimiz Almanya’da yaşayan Türkler özel loca kiralıyor, şampanya açtırıp, şampanyaları yerlere döküyorlar. Belki Rus kızlarına zengin görünebilirler ama o kadar görgüsüzce, o kadar itici duruyorlar ki hiç anlatmayayım en iyisi!
Pandemi yüzünden partiler gece 24:00’te sona eriyor. Geceden sabaha kadar açık olan bar ise sahildeki Beach Bar. Oradan sabaha kadar içkinizi alabiliyorsunuz. Sanırım ergen ve genç Ruslar gece uyuyan insanları rahatsız etmesinler diye otel yönetimi haklı olarak sahile doğru çekmeye çalışmışlar ve başarılı da olmuş. Yoksa havuz başında çıkarttıkları sesler, bağırış çağırışlardan hiç kimse uyuyamazdı…
Otelin cephesi biraz dar olduğu için odalardan tasarruf etmek için barları ve atıştırmalık bölümleri, tatlı servisinin olduğu alan binanın en alt kısmında konumlandırıp, cadde üzerindeymiş gibi görüntü yaratılmış. Bu da mimariye güzel bir hava katmış. Amsterdam evleri ve altlarında bar, kafe, süper market vs yapılmış. Havuzun diğer yanında ise Volendam Evleri yer alıyor. Bunlar; iki katlı küçük, sevimli ve rengarenk evler. Tek dezavantajı kapısını açtığınızda, oradan geçenler odanızın içini görüyor olması. Yine de ana bina içindeki odalardan daha geniş. Giderseniz Volendam Evlerini tercih etmenizi öneririm.
Neyse sonuç olarak bakarsak, hayatınızda gitmeniz gereken otellerden biri. Ben şahsen yemeklerini ve oteli beğendim. Beni yoran görgüsüz Ruslar oldu. Belki sayıları az olsaydı beynim bu kadar yorulmazdı. Oteldeyaptığım çekimleri aşağıdaki videoda izleyebilir,birazda olsa fikir edinebilirsiniz.
Şimdiden iyi tatiller…